Kronik Yorgunluk

Kronik Yorgunluk Sendromu Nedir?

Kronik Yorgunluk Sendromu, yeni adıyla “Kronik Nöroendokrin İmmün Disfonksiyon” olarak da adlandırılmaya başlanmıştır. Genelde dinlenmeyle geçmeyen, 6 aydan uzun süren, kas iskelet sistem ve baş ağrıları sıkça görünen ve birçok sistemi tutan bir kronik hastalıktır. Kronik Yorgunluk Sendromu diğer yorgunluk yapan hastalıklardan farkı, hastalığın oluşum nedeninin tam net bilinmemesidir. Kronik Yorgunluk Sendromu hastalığın medikal sebeplerden (organik) mi yoksa psikiyatrik sebeplerden dolayı mı oluştuğu hala tıp dünyasında tartışma konusudur.  Dolayısıyla, Kronik yorgunluk sendromu tanısı koymak için tıbbi hikaye, fizik muayene, ruhsal durumun ve laboratuar bulgularının değerlendirilmesi gerekir.

Kronik Yorgunluk Belirtileri Nelerdir?

Kronik yorgunluk sendromunun yaygın görülen belirtileri ise şunlardır:

Sürekli bitkinlik ve uyku hali, 6 aydan fazla sebebi belli olmayan nedenlerden kronik yorgunluk, dinlenmeyle geçmeyen yorgunluk.

Bariz bir Romatizma hastalığına bağlı olmayan Kas ve eklem ağrıları ve bu ağrıların insanın Günlük aktivitelerini kısıtlayacak kadar şiddetli olması,

Boğaz ağrısı

Karın ağrısı

Enerji kaybı

Mide bulantısı ve kusma

Sese, gürültüye, ışığa, çevresel faktörlere karşı aşırı duyarlılık,

Unutkanlık ve bilişsel performansta düşüş. Veya Unutkanlık ve eşlik eden konsantrasyon problemleri

Uyku düzeninde ve kalitesinde bozukluklar, 5-8 saat uyumaya rağmen insanın “uykusunu alamaması,

Bağışıklık sisteminin güçsüzleşmesi

Bağırsak düzeninde bozukluklar

İş yaşamına ve sosyal hayata karşı olumsuz tutumlar

Sürekli huzursuzluk

Depresyon, veya sersemlik hissi yaşamak

Dolayısıyla, yorgunluğa; immünolojik (allerjik benzer),Romatizmal (eklem,bel,sırt,kas ağrıları) ve Nöropsikiyatrik (uyku bozukluğu, konsantrasyon güçlüğü) gibi semptomlar da eşlik edebildiği için bazı Tıp camialarında Kronik Yorgunluk Sendromu , “Kronik Nöroendokrin İmmün Disfonksiyon”u olarak adlandırılır.


Kronik Yorgunluk Sendromu Teşhisi Nasıl Konulur?

Kronik yorgunluk sendromu tanısını koyduracak özel bir test yoktur. Yorgunluk sebebi olabilecek diğer klinik durumlar dışlandıktan sonra tanı konulur. Özellikle depresyonla kronik yorgunluk sendromunun karıştırılmaması gerekir. Bununla birlikte hastalarda zamanla ruhsal bozukluklar ve özellikle depresyon oluşabilir. Ancak bu depresyonu olan herkeste kronik yorgunluk sendromu var anlamına gelmez.

Klasik olarak, Kronik yorgunluk sendromu teşhisi için aşağıdaki iki kriterin olması gerekmektedir:


Klinik olarak değerlendirilmiş, tanımlanamayan devamlı veya tekrarlayan yorgunluğun yeni veya bilinen bir zamanda başlaması (örneğin yaşam boyunca olmaması), devam eden bir hareketlilik sonucu olmaması, esas olarak dinlenmekle hafiflememesi ve mevcut iş, eğitim, sosyal ve özel yaşam aktivitelerinde belirgin azalmaya yol açması, kronik yorgunluk sendromunu akla getirir.


Aynı zamanda aşağıdaki semptomlardan 4 veya daha fazlasının bulunması ve bunların ardışık 6 ay veya daha uzun süre boyunca devam etmesi ve yorgunluktan daha önce başlamaması gerekir.


1-Kısa süreli bellekte veya konsantrasyonda önemli bozulma

2-Boğaz ağrısı

3-Lenf bezlerinde hassasiyet

4-Kas ağrısı

5-Çeşitli eklemlerde kızarıklık veya şişlik olmaksızın ağrı olması

6-Yeni oluşan, şekil değiştiren veya ciddileşen baş ağrısı

7-Sabah uyanınca kendine gelememe (uykulu olma halinin devam etmesi)

8-Yapılan bir iş sonrası 24 saatten fazla sürede geçen kırıklık


Bu esas semptomların yanı sıra karın ağrısı, alkol intoleransı, şişkinlik, göğüs ağrısı, kronik öksürük, diare, sersemlik, ağız ve göz kuruluğu, kulak ağrısı, çarpıntı, çene ağrısı, sabah katılığı, bulantı, gece terlemesi, psikolojik problemler (depresyon, sinirlilik, anksiyete, panik atak), nefes darlığı, deri duyarlılığı, karıncalanma hissi ve kilo kaybı gibi semptomların varlığı da ifade edilir.


Kronik Yorgunluk Tedavisi Nasıl Yapılır?

Kronik yorgunlukta hastanın doktora verdiği yorgunluk şikayetlerin öyküsü (anamnezi) son derece önem taşımaktadır. Yorgunluğa eşlik eden semptomlar ve ek olan hastalıklar (komorbiditeler) de bir o kadar önemlidir uzman hekim için.  Ayrıca hastanın sosyal öyküsü, çalıştığı işten, günlük aktivitesine kadar hastanın tüm anlamlı olabilecek bilgileri hekim tarafından not edilir.

 ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, kronik yorgunluğun altında birçok immünolojik (otoimmün), romatolojik, iltihabi, enflamatuvar ve metabolik hastalıkları yattığı için, ve bir Romatoloji uzmanının hem bir İç Hastalıklaları uzmanı, hem de üst dalı olan Romatoloji mütehassısı olduğundan dolayı, Kronik Yorgunluğa bakacak en nitelikli hekim bir uzman Romatolog olarak tespit edilmiştir. Kronik Yorgunluk sendromu, Fibromiyalji ve Miyofasial Ağrı Sendromu ile sık karışan bir hastalıktır ve bu yüzden bu ayrımı yapabilen en iyi hekim Romatolog olarak görünmüştür.  Araştırmaya göre, bir hastaya “kronik yorgunluk sendromu” veya “Fibromiyalji Sendromuna bağlı kronik yorgunluk” teşhisleri verilmeden önce, tanının bir Romatoloji uzmanı tarafından tekrar gözden geçirilmesi ve teşhisin doğrulanmasının gerektiği önerilmiştir.

Romatoloji uzmanı, doğru tanıyı koymak için birçok faktörü göz önünde bulundurmak zorundadır ve doğru (kesin) tanıyı koyduktan sonra, birçok yorgunluk sebebi tedavi edilmesi mümkündür ve bu tedavi çoğu zaman iltihaplanmaya neden olan nedenlerin giderilmesiyle başlar. Ayrıca iltihaplanmaya sebep olan gıdaların azaltılması da son derece önem taşır.  Bir Romatoloji uzmanın yanı sıra bir Diyetisyen tarafından verilen bir anti-enflamatuvar diyet de bu hususta son derece önem taşımaktadır.

Ancak yorgunluğun altında yatabilecek İç Hastalıkları ve Romatolojik sebepler de olmadığı durumlar vardır veya tedaviye dirençli durumlar da görünebilir. Bu durumlarda kronik yorgunluğun tedavisine psikiyatristler ve psikologlar eşliğinde başlanır. Bu diğer branşları da ekleten durum, Kronik Yorgunluk Sendromun tedavisinin, sadece bir hekim tarafından değil de multidisipliner çalışmanın önemini vurgulamaktadır. Kronik yorgunluk sendromu yaşayan hastalar aktif bir sosyal yaşam için teşvik edilir. Stres azaltma ve rahatlama teknikleri kronik ağrı ve yorgunluğu azaltmaya yardımcı olabilir. 

Ayrıca, beden sağlığı ve fiziksel aktivitelerin ihmal edilmemesi de son derece önem taşır.  Hangi tarz egzersizler ve fiziksel aktivitelerin bir Fizik Tedavi & Rehabilitasyon (FTR) uzmanı tarafından kişiye özel tasarlanması ve doktor gözetimi altında devam edilmesi de çok önemlidir. Genelde, yorgunluğun fazla hissetildiği günlerde çok ağır egzersizlerden kaçınılması önerilir. Fizik Tedavi uzmanı fiziksel aktivite ve egzersiz seviyelerini hastanın yapabilme kabiliyetine göre ayarlama yapar, dolayısıyla “kişiye özel” programlar ayarlanır.  Bu yüzden fiziksel aktivite, dinlenme ve uyku düzenlerinin bir FTR uzmanı ile beraber doktor kontrolü altında olmasında büyük fayda vardır.

Ayrıca, Kronik Yorgunluk Sendromun bir diğer yeni adı da Kronik Nöroendokrin İmmün Disfonksiyon”u olarak bilindiği için, bazı Fizik Tedavi doktorları (ve diğer branşlar) da Nöralterapi adı verilen tamamlayıcı tedavi yöntemini uygulamaktadır. Nöralterapi ile vücudun kendi kendini iyileştirmesini sağlayan sistemleri harekete geçiren bir yöntemdir. Nöralterapi’de tespit edilen bazı “bozucu alanlar” tespit edilip, o bölgelere enjeksiyon yapılır ve sonuç itibariyle kronik ağrı ve yorgunluğu baskılayabilir.
Hastalığı tam olarak tedavi edecek bir ilaç henüz bulunmamış olsa da, bir takım ilaçlar belirli hastalarda olumlu yanıt göstermiştir.  Ancak Kronik Yorgunluk Sendromun ilaç ve tamamlayıcı tedavileri basit değildir. Bu hastalıkla baş edebilmek için moral çok önemlidir.  Tedavinin amacı her zaman hastayı daha aktif halde tutmak ve yorgunluğu azaltmaktır.  Doktor gözetimi çok önemlidir ve egzersiz/aktivite kesinlikle terk edilmemelidir.

Bizimle iletişime geçin